27 Ara 2009


Adamın on tavuğu varmış. Ama ne yumurta veriyorlar ne de civciv.
Arkadaşları “horozsuz olmaz” demişler. Hemen bir horoz almış. Horozda aman bir faaliyet bir faaliyet. Yumurta verimi artmış, civcivler çıkmaya başlamış.

Fakat horoz tüyleri falan dökük cılız birşey. Adam ha öldü ha ölecek diye korkuyor. Horoza “aman fazla çalışma diyormuş. Birgün havada akbabalar dönmeye başlamış. Sahibi bir bakmış bizim horoz yerde yarı ölü yatıyor, akbabalar onun üstünde dolanıyor.

Adam yanına gitmiş. Horoza ben sana demedim mi “bu cılız halinle aman fazla çalışma” diye., bak ölüyorsun diyecek olmuş. Horoz gözünü aralamış yukarıdaki akbabaları göstermiş “Şişt!” demiş “Ürkütme, aşağıya insinler onları da öpeyim diye numara yapıyorum !”

16 Ara 2009

Her zaman arslan KAZANMAZ!


Bir vadide yaşayan hayvanlara arslan musallat olur. Hayvanlar toplana­rak aralarında konuşup arslana şöy­le bir teklifte bulunurlar. "Bizi bu şekilde korkutma, hırsına esir olma. Aç gözlülüğü bırak. Biz aramızda kura çekeriz, kura ki­me çıkarsa o gün senin nasibin o olur" derler. Bu teklif arslana uygun gelir. Hayvanlar böylece korkudan emin olurlar. Kura tavşana çıkınca tavşan arslana git­mez. Bütün hayvanlar gitmesi için zorlar­lar. Sonunda tavşan yola çıkar. Fakat bir hile düşünür ve gecikir. Arslanın sabrı taşmıştır. Sonunda tavşan gözükür. Ars­lan kızar. Ancak tavşan bahanesini söyler. Yanında bir arkadaşının olduğunu, yolda gelirken başka bir arslanın yolu tutup ken­dilerini bırakmadığını, arkadaşını rehin

koyarak aceleyle geldiğini söyler. Sözüne devam ederek artık yolun başka arslan ta­rafından tutulduğunu ve onun bir kuyuda bulunduğunu, hatta çok korktuğunu bildi­rir. Olup bitenlere kızan arslan sonunda öfke ve hırsla onu görüp hesaplaşmak ister. Tavşan önde, arslan arkada kuyuya yakla­şırlar. Tavşan kuyunun bulunduğu yere geldiklerinde titreyip korkar ve gideme­yeceğini bildirir. Arslan tavşana korkmamasını, o kötü arslana üstün geleceğini söyler. Tavşan kendisini koltuğuna alırsa kuyuya bakabileceğini ileri sürer. Bunun özerine arslan tavşanı kucağına alır, birlikte kuyu­nun başına varırlar. Derindeki suya baktı­ğı zaman arslan. kendi aksini görür ve ra­kibi öteki arslan zanneder. Hakkından gelmek için tavşanı bırakıp kuyuya atlar. "Zalimler için karanlık kuyu kendi yaptık­ları zulümdür. Zulme uğrayanların âhı ,onları yüzü koyun süründürür ."Mesnevi'den

13 Ara 2009

Bir Ressam’dan Hayat Dersi



Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın
öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, haktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş. Öğrenci bir kaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpı işaretleri ile dopdolu olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş.
Usta ressam öğrencisine, üzülmemesini ve
yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez resmin yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış.
Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış.
Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam, öğrencisine şöyle demiş; “İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağnağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanla dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.”
Eleştirmek kolay ama üretebilmek zordur. Yıkmak,
yaralamak için eleştirmek aciz ve beceriksiz insanların işidir.